Hayalleri Ertelemeyin!...

Cesaretinizi toplayın ve gidip gitmeme konusunda teredütlerinizi anında çöpe atın!
Yol arkadaşı bulamama, belirsizlikten korkma, dil bilmeme gibi bahaneleri de şimdi çöpe atın! Bu blogda ihtiyaç duyacağınız herşey var...

15 Haziran 2010 Salı

LJUBLJANA SLOVENYA GEZİSİ

10 temmuz 2010 günü saat 13.00 da Zagreb'den trenle yola çıktım. 15.30 da ordaydım.Fiyatı yaklaşık 14 euro.Tren istasyonundan çıkışta yürüyerek 10-15 dk içinde merkeze varabiliyorsunuz. Sokaklarda bolca döner kebap vs var.Daha merkeze doğru olan yürüyüşümde garip bir şey tadıyordum daha doğrusu hissediyordum ama adını koyamamıştım.Hostel rezervasyonu yapmadan geldiğimiz için merkezde ART Cafe'de oturup kablosuz ağdan netbokumuzla internete girip uygun bir hostel bakıyoruz arkadaşımla.1 kahve,1 Ice tea ye 3.3 euro ödüyoruz. Kararımızı Hostel Cecila'ya karar veriyoruz.Yürüyerek 10 dk uzaklıkta olan Cecila Hostelde 4 kişilik odada 24 euro kişi başı! E tabi artık Avrupa Birliği sınırları içerisine girdik..Fiyatlarda hemen batı avrupa seviyesine sıçradı.Hostel baya büyük ve temizliği ciddi bir şekilde yapılan oteli andıran bir hostel.Eskiden cezaevi olan bu yer daha sonra hostele çevrilmiş.Mekanı hoş,sık sık kokteyller be barbekü partileri düzenliyorlar,kahvaltı fiyata dahil ve cidden doyurucu.Uzakta ucuza hostellerde vardı ama denemedim birşey diyemeyeceğim.Hostelin hemen arkasında hippi gençlerin takıldığı bir sokak arası var.Akşam açık havada toplanıp bira içiyorlar,esrar da kullanılmıyor değil. Böyle dediysek de yanlış anlamayın ortam tehlikeli değil hatta bu hostele giderseniz hemen arkasındaki boşluğa akşam uğrayıp gençlerin arasına karışıp bir şeyler için derim:)


Ljubljana küçük ama çok güzel. Gelirken akşınızda şüphe ile gelirsiniz ama inanın pişman olmazsınız. 1 gündüz süresince heryerini gezebilirsiniz. Başlıca görülmesi gereken yerler ise ;
Ljubljana Castle : Ljubljana kenti ilk kurulduğunda 12 yydan beri kullanılan
bu kaleden ibaretti.Zamanla kale dışına yayılması ile gelişen kent için kale bir sembol.Merkezdeki çarşıdan yürüyerek de çıkabilrsiniz asansörle de.Ben her zaman yürümeyi tercih ederim. Unutmayın yürümek yavaş ama etkili bir seyahat şeklidir.Yürümeyi tercih ederseniz yemyeşil ağaçlarının arasından oksijeni çekerek kaleye uzanırsınız.Kalenin en tepesine çıkmak 5 euro.Bu fiyata içerde verilecek 3D gösteri de dahil.Tanıtımdan sonra merdivenlerden yukarı çıkıp zirvede tüm şehri ayaklarınızın altına bir seyredin.Bol bol fotoğraf çektirin.


Old Town Özellikle akşam merkezden ljubljanica nehri etrafındaki cafe-barların olduğu sokağı gezin,canlılığı görün.



Tivoli Parkı
Merkezden çok uzakta değil,parkı baştan aşağı gezin.

The Memorial Pillar
1821 yılında Napoleon sonrası karışık Avrupa siyasetine yön vermek için toplanan kutsal ittifak bu bölgede biraraya gelmiştir.

Akşam saatlerinde merkezde gösteri konser gibi şeyler olur mutlaka bir bakın.Yine merkezde olan galeri,müze,tarihi binalar ve açık pazar olan central food market'i yürüyerek gezin.
Ljubljana hayvanat bahçesi ve botanik bahçesi diğer gezilecek yerler arasında.

Joze PLECNIK (1872-1957)slovenyalı bir mimar olan Plecnik Prag,Viyana,Ljubljana gibi kentlerde çok önemli eserler bırakmıştır. Slovenler için çok önem taşıyan bir isim.Ljubljana'daki ejderhalı köprü onun eseridir.Ayrıca Ljubljana Ejderhalar Kenti diye de bilinir.
Slovenya'nın ikinci büyük kentii Maribor Ljubljana'ya 122 km uzaklıktadır ve şarap üretiminde 400 yıllık geçmişi vardır.

Ljubljana Avrupa'nın en çok events(faaliyet) barındıran kentlerindendir.Turizm Info hemen üçlü köprünün karşısında merkezin ortasındadır.

Gece Hayatı: Ljubljanica nehri etrafında çok hoş ortamlar oluşturmuş cafe-barlar var. Ancak gece 24.00 de açıktaki bu cafelerde içki satışı yasak.Marketlerde ise 21.00 itibariyle alkollü içecek satılmıyor.Kısaca pek de renkli değil gece hayatı Ljubljana'da.
Sloven kızlar ise ayrı bir kitap yazılacak kadar güzeller.Fizikleri üzerlerindeki en güzel kıyafet.Üstüne ne giyse yakışıyor.Kibar ve zarifler.Zaten insanların geneli sakin ve yardımsever.1990lardaki savaşa diğer slavlar gibi direkt girmeyişi,AB üyeliği gibi nedenlerle 2000'li yıllarda tam bir Avrupa kenti havası kazanmış bu kent.Trenden indiğimde hissettiğim şeyi akşam sokaklarda yürürken isimlendiriyorum.Barış..Evet barışı hissediyorsunuz bu şehirde. Huzuru,dinginliği...

Bu kent de diğer Batı Avrupa kentleri gibi pahallı.Ekmek arası birşeyler ve içecek almanız yaklaşık 8-9 euro tutuyor.Diğer Balkan ülkelerindeki gibi Cevabi,Börek burda da var.İşin güzel yanı Türk damak tadına uygun birşeyler yenebilecek çok yer var.

Hırvatistan'a ulaşım için Zagreb2in yanında Pula,Rijeka gibi kentlere de tren var.Rijeka 13 euro ve 2,5 saat sürüyor.Eğer burdan Rijeka'ya giderseniz yeşil bir denizden geçecek,hiç mi çorak arazı yok diye şaşıracaksınız.Trenleri temiz ve kondüktörler kibar insanlar.Kısaca gelişmiş bir ülke Slovenya...

Ayrıntı: Ljubljana'da bir müze girişinde gördüğüm tablo çok ilgimi çekmişti.Ljubljana kalesi eteklerinde kadın çoluk çocuğun atlarla ezilip,kılıçtan geçirildiği Osmanlı akınının zalimce betimlendiği bir tablo.Ordaki görevliyi çağırıp tabloyu soruyorum.İngilizcesi pek yok.tabloya bakıp Türkler işte diyor.Bu tablo ve bu cevap bana bir kitaptan öğrenilebilecek bilgiden çok fazlasını veriyor.
Avrupalının kafasındaki Türk korku-nefretin adına ne derseniz deyin nedenlerini gösteriyor.Tarihte belki o tablo hiç yaşanmadı ama o tabloyu yapan ve o tabloyu görenlerin zihninde oluşan algı bu demekki!Daha küçük yaşlarda bu tip tabloları görerek yetişiyor Avrupa gençliği.Ve ne derler bilrsiniz.Algı gerçektir! Onlarda bu algıyı bu yönde gerçek sayıyorlar...

Hırvatistan Seyahati

ZAGREB
Saat 21.45'de trenle Saraybosna'dan trenle yola koyuldum.Ertesi sabah 07.50'de Hırvatistan'ın başkenti Zagreb'e vardık.Bu seyahatimde yanımda bir arkadaş da var.Tren istasyonundan iner inmez karşıda tramvaylar çalışıyor.Şehirin her tarafına tramvaylarla gidiliyor.Otobüs kullannılmıyor Zagreb'de.Hemen 6 nolu ttamvaya binip merkeze gidiyoruz.Tramvaylarda kimse bilet atmıyor. Yine eski komünist sistemden kalma bedava taşımacılığı Zagreb'de de görmüş oluyorum. Şehir merkezi Trg Bana Celacic meydanı ve 4 dakikada tramvayla gelyorsunuz.Bu meydanda Tourism Info bürosu da var ve baya yardımcı oluyor çalışanları. Hemen bir harita kapıp kalacağımız hostele gitmek için 4 no'lu tramvaya atlıyoruz.Şehrin biraz güneyinde olan Funk Hostel'e varıyoruz. Geceliği 12 euro olan Funk Hostel temiz ve ortamı güzel olan bir hostel.Çantalarımızı atıp Zagreb merkeze tekrar dönüyoruz.

Zagreb'de merkezi ikiye ayırabiliriz.Kuzey ve güney olarak. Kuzey dediysem de öyle uzak anlamında kullanmadım yürüyüş mesafesinde yakın yerleri Jelacica meydanının üstü ve altı olarak düşünün. Kuzeyde turistik açıdan en önemli yer bir katedral. Bu katedralin etrafındaki büyük duvarlar ise Osmanlı İmparatorluğunun akınlarına karşı savunma maksatlı yapılmış.Yine katedralin yanındaki St. Stephen's Chapel da görülmeli. Buradan devam ettiğinizde Dolac adı verilen pazar meydanına geliyorsunuz.Bildiğiniz domates,patates satılan pazar Zagreb'in ortasında 3 katlı dizayn edilmiş ve 20nci yüzyılın başlarına kadar giden bir geçmişi var.

Dolac'tan çıkıp Tkalciceva sokağına girin.Zagreb'in en renkli caddesi.Sağlı sollu cafeleri, dar sokağı ile hoş bir görünüm arzediyor.
Tkalciceva sokağına paralel giden Radiceva sokağı ana meydanla Üst şehiri birbirine bağlayan eğimli bir sokak.Bu sokakta gezilip görülmeli. Bu sokağın devamında St. Marks meydanında fotoğraf çekilip bu meydana dik gelen sokağa kendinizi atarsanız ilerde Zagreb manzaralı bir noktaya geleceksiniz.Devamında sık ağaçla kaplı gölgelik bir yol göreceksiniz. Serinlemek için iyi bir fırsat.
Zagreb şehir müzesinin yanında yine üst kesimde kalan birkaç yer daha görülüp aşağıya geçilebilir.Aşağı kesimde daha çok meydanlar var. Çok etkileyici bir şey yok diyebilirim.Zaten Zagreb geneli 5-6 saatlik gezmeyle halledilebilecek bir kent.
Fiyatlar: Türkiye gibi.Aşağı yukarı aynı. Özellikle tekstil ürünleri aynı diyebilirim. Merkezde yediğim bir döner ve kola 32 kuna tutmuştu. 1 Kuna=7.2 Euro 1 bira 10-15 Kuna , 1 porsiyon börek 13 Kuna
Zagreb gerek altyapı gerekse ulaşım gibi konularda Avrupa Birliğine yakışan bir kent. Belgrad'a nazaran daha huzurlu buldum Zagreb'i. Heryere ulaşım elinizin altında sıklıkla gelen tramvaylarla sağlanıyor.Tramvayları modern ve gece sabaha kadar çalışan bir toplu taşıma sistemleri var.

Gece Hayatı : Zagreb'in güneyinde Piranha diye bir club var. İçerisi genç Hırvat kızlarla dolu ve müziği fena değil. İçerde 1 bira 22 Kuna,1 şarap 20 Kuna.Hoş mekan tavsiye ederim:)

Hırvat kızları genelde beyaz tenli, yeşil gözlü ve manken gibi fiziğe sahip kızlar. Birşey sorduğunuzda kibarca cevap verirler, yardımcı olmaya çalışırlar.

RİJEKA

Akşam saatlerinde geldim Rijeka'ya. Daha ilk bakışta Napoli'yi andırıyor. Zaten geçmişte İtalyan hakimiyeti yaşamış,yaşlıların italyanca bildiği bir kent. Hırvatistan'ın ikinci büyük kenti. Ayrıca Hırvatistan'ın en büyük limanı burası.Hırvatistan'ın İzmiri diyebilirim. Şairin dediği gibi sokakları deniz kokuyor. Akşam açık havada ünlü bir Hırvat grubun konseri var.Halka açık bir faaliyet. Birer bira kapıp atıyorum kendimi konser kalabalığına. Bu tip halk konserleri Avrupa'da çok keyifli oluyor.Herkes yaşlı genç dans ediyor, neşeli insanlar, gülümseyen yüzler..Hemen önümde 21-22 yaşlarında ince yapılı,kahverengi gözlü,düz kahverengi saçları az önce taranmış olduğu belli düzlüğüyle omuzlarından dökülen çok güzel bir kız önümde dans ediyor.Yüzünü döndüğünde ne kadar beyaz bir teni olduğunu, ve her salınımında da bedeninin ne kadar estetik olduğunu görüyorum.Konsere 20 dk ara veriliyor. Hemen arkamızda yani marinanın arkasında Capitano adlı bara geçiyoruz. Bir bira 28 kuna,hoş canlı bir mekan..Biraz burda takıldıktan sonra sokaklarını geziyorum Rijeka'nın..Çok temiz bir kent değil Rijeka..Ama aktiviteleri olan bir kent. İlerlerken dağcılık çalışması yapan genç kızları görüyorum maketten dağda. Sokakları bu kadar mı İtalya'yı andırır bir kent!

Rijeka Turistik açıdan zengin bir yer değil.Şehir içinde yapılacaklar sadece kalesine çıkmak, dar sokaklarını gezmek, yakın koylarda yüzmeye gitmek dışında pek fazla bişey yok. Fakat asıl yapılması gereken Rijeka'ya 1,5 saat mesafede olan Krk adasına gitmek.Hırvatistan'ın en büyük adası olan bu ada yüzmek ve güneşlenmek için harika bir yer. Ada nın heryerini gezemeseniz bile Baska adlı bölgesine gidin derim. Ada'ya otoüs var.Şehir merkezindeki terminalden kalkıyor. 06.30 da ilk otobüs kalkıyor ve 08.00 de adaya varıyor. diğer otobüs 08.15 de...
Gece HAyatı
Marinada 2-3 tane gemi club olarak kullanılıyor.İçerisi canlı, hoş atmosferi var bu mekanların.Güzel Hırvat kızların mini etekleriyle doluştuğu yerler buralar.Kaldığın Hostel sahibi beni zorla buraya göndermişti:) Nedeni buymuş meğer:)Giriş ücretsiz,fiyatlar fahiş değil. Birine uğrayın derim.
Kaldığım hostel ART HOSTEL'di.Gayet temiz ve arkadaş ortamı güzel olan merkeze 15 dk yürüyüş mesafesinde hoş bir yer. Sahibi Marco bize vişneden yapılmış bir içki ikram ediyor.Hoşgeldin içkisiymiş..Bu arada Ankara'ya geldiğinden hatta Gençlerbirliği maçını izlediğinden bahsediyor. Marko çok yardımsever, çok iyi bir insan. Hiçbir hostelde bu kadar yardımseverini görmedim.Rijeka'ya gideceklere tavsiye ederim ART Hosteli..

Otübüs terminali şehir merkezinde demiştik.Hatta terminal olduğunu anlamazsınız bile. Buradan Pula'ya geçeceğim. Pula gibi yerlere otobüsle gitmek daha avantajlı çünkü Pula,Rijeka gibi şehirleri içine alan Istria Bölgesinde tren yolculuğu uzun sürdüğü gibi ucuz da değil.Istria Bölgesinde en önemli yerler Pula,Porec gibi yerler.Hem tarih hem doğa sunar bu yerler.

PULA

Hırvatistan' batısında küçük bir sayfiye kenti olan Pula hem Hırvatistan'dan hem de dışardan turistleri ağırlayan bir kent.Rijeka'dan gelecekler otobüsü tercih etsin.Rijeka-Pula otobüsle 2 saat 20 dk sürüyor,bilet 100 KUNA.Yaklaşık 2-3 saatte bir var.Bagaj parası alıyorlar otobüsler. 1 euro civarında.Türkiye'de patates çuvallarının otobüse yüklenip bedavaya gittiğini anımsayıp gülümsüyorum.
Pula'da Amfitiyatro mutlaka görülmeli. Roma'daki Colezyum gibi devasa bir anıt.Roma imparatorluğundan kalma en önemli eser Puladaki.

Bunun dışında Herkül'ün Kapısı ve devamında Roman Theatre gibi kalıntıları da görmeden gelmezsiniz zaten.

Ufak bir kent Pula.Pula çevresine yat turları var ilginizi çekebilir.
Pula'ya gelipte yüzmeden gidilmez.Verudela denen kıyı kesimine gidip orda her sahilinin halka açık olduğu Verudela'nın beğendiğiniz bir koyunda denize girin.Denizi çok güzel,dalgasız.Sahili ise taşlık ve kayalık Verudela'nın. Öyle bizim Antalyadaki gibi sahiller beklemeyin, ve ülkemizin ne kadar güzel olduğunu bir kez daha anlayın:) Merkezden yürüyerek gidebildiğiniz gibi otobüsle de gidebilirsiniz.20 dk da bir kalkıyor otobüsler Verudela'ya.

Rijeka gibi Pula'da İtalyanların etkisinde kalmış bir kent.Hatta Pula'da buram buram İtalyan etkisi kokuyor.Sokak isimleri italyanca olması ve İtalyan asıllı insanları ile bunu rahatlıkla hissettiriyor.İtalya'da sokak isimler beyaz bir mermer levha üstüne yazılıp her sokak başındaki evin hep aynı yüksekliğine asılır.Burda da bunun aynınıı görünce hiç şüphem kalmıyor:)İtalyan mimarisi,cumbalı evleri ile tam bir akdeniz kent, burası.
Pula'da Most Hostel'de kaldım.Temizliği,ev sahipliği on numara diyebilirim. Zaten Hırvatistan'ın en iyi hosteli seçilmiş.Sahibi çok yardımsever yaşlıca bir teyze.Hostelin geceliği 19 euro civarında.Kaldığımız oda da 2 ingiliz kızla beraber kaldık. Tüm hırvatistan'ı gezmeye gelmişler.
Pula'nın gece hayatı da Pula gibi sakin.Merkezde rock müzik yapan bir mekan var. Gençler Pula dışında Medulin bölgesindeki mekanlara gidiyor genelde.Kısaca gece hayatı pek yok burda. Fakat buraya gelirseniz Adriyatik'te bir günbatımı izleyin derim.Belki de en eğlenceli şey bu olur.
 
hit counter
html hit counter