Hayalleri Ertelemeyin!...

Cesaretinizi toplayın ve gidip gitmeme konusunda teredütlerinizi anında çöpe atın!
Yol arkadaşı bulamama, belirsizlikten korkma, dil bilmeme gibi bahaneleri de şimdi çöpe atın! Bu blogda ihtiyaç duyacağınız herşey var...

2 Ağustos 2010 Pazartesi

PRAG GEZİSİ


Viyana 'dan 16.33 treni ile Prag'a geçiyorum..Takriben 21.30 da orada olacağım.Prag ilgi çekici gelmişti bana hep. Vampir filmlerinin, aksiyon filmlerinin vazgeçilmez sinema dekorudur Prag..Sonunda varıyorum. Hlavni Nadrazi Tren istasyonunda indikten sonra para bozdurup(siz sakın orda bozdurmayın nedenini anlatacağım) Kırmızı C Metro hattı ile kalacağım hostele gitmek için istasyounun içindeki metro hattına giriyorum.Metroya bilet atmadan biniyor birçok insan. Balkan ülkeleri gibi yani.Teknik olarak atılması gerekiyor( manyetik bilet okutma cihazları var çünkü girişte ) ama  atanı pek görmedim..Tek tük ..

Kaldığım hostel A Plus Hostel. İstasyona gerçekten çok yakın ama şehir merkezi olan kısıma yürüyerek 15-20 dk tutuyor. Banyosu bakımsızdı ,çok katlı olan diğer hostellerde olduğu gibi ortak bir atmosfer yok..Söyleyebileceğim tek iyi yani fiyata dahil olan kahvaltısı. Kahvaltı gerçekten doyurucu ve çeşidi bol..1 günlük fiyatı 12 euro civarında. Ucuza yer bulursanız Ritchie hostel yeri çok güzel haberiniz olsun.
Prag'da Gezilecek Yerler
Powder Tower Municipal House              :  Eski şehir bölgesinde birbirine yakın iki eser. Kule olan eskiden barut deposu için kullanılmış, Municipal House ise şu an opera vs için kullanılıyor.Fotoğraf için ideal yerler.

 
Astronomical Clock         :    1338 yılında kurulmuş 12 azizin her saat başı pencereden göründüğü bir saat olan kule.Turistlerin ellerinde fotoğraf makinası azizlerin çıktığı anı bekleştiğini göreceksiniz.Çok bir numarası yok ama benim gibi saat başına 3-4 dk kala denk gelirseniz biraz bekleyip bakabilrsiniz.

 Charles Köprüsü (Karlov Most) : Şehrin cazibe merkezi. 14. yüzyılda kurulmuş iki ucunda kulesi olan enfes köprü.Gündüz birçok turistin üzerinde fink attığı çok hoş bir köprü. Üzerinde sağlı sollu yerleştirilmiş heykeller var ki bu heykellerden birinde eli kırbaçlı şişman bir Türk de var. Köprünün devamında çok eski bir kilise var onu da görün derim.


Prag Kalesi          :    Charles Köprüsünden  karşıya geçerek sağdaki yoldan merdivenleri tırmanarak çıkacağınız ve sonunda ödül olarak harika bir Prag manzarası yakalayacağınız yer. Devamında şarap bağlarını görüp enfes Prag manzarasını bolca fotoğraflayın.

Müzeler
Kafka Müzesi     : Prag'da yaşamış ünlü düşünür,yazar Franz Kafka'nın doğduğu evi müze yapmışlar..Prag'ı gezerken zaten Kafka hayranları  Kafka'yı biraz daha anlayacak , yaşadığı evi de görmelerinde de fayda var.
National Museum  : Büyükçe bir binada daha çok doğal tarih barındıran bir müze. Antropoloji mineraller eski çağlar vs ilginizi çekiyorsa buyrun.
İşkence Müzesi       : Orta Çağda Hristiyan Avrupasının uyguladığı sorgulama teknikleri ,işkence aletlerini gösteriyor.Giriş 5 euro civarında. (140 kuron)
Komünist Dönemi Müzesi  : Tek kattan oluşan komünist dönemi uygulamarı,cinayetleri soğuk savaş dönemini anlatıyor.180 Kuron
 
Ulaşım
3 metro hattı var. Dediğim gibi bilet kontrolü yok. Küçük bir şehir olduğu için metro ile kısa zamanda istediğiniz yere gidiyorsunuz.
Tramvay ve otobüslerde gece geç saatlere kadar çalışıyor.
Prag üzerine...
Old Town bölgesine girer girmez kendinizi bir ortaçağ kentinde sanıyorsunuz..Gotik stilin en güzel örneklerini burada görürken sanki bir ejderha sizi kapıp götürecek gibi hissediyorsunuz.Hele Charles köprüsü...Mimarisi sizi büyüleyecek.Açılan onlarca McDonalds'ı görünce bir dönemlerin en kanlı komünist cinayetlerinin işlendiği, demir perdenin simgelerinden olan bu kentin artık kapitalizmin kollarına atıldığını, AB üyeliği ile de yeni hayatına başlamakta hiç zorlanmadığını göreceksiniz..Ben hep gittiğim yerlerde lokal insanlarla konuşmayı,onları gözlemlemeyi severim.  Zira Prag'da emin olun heryer dışardan gelen yabancı turist kaynıyor. Prag geçimini turizmden sağlıyor.O kadar çok exchange office,hediyelik eşya dükkanı vs var ki..
Gece Hayatı
Haftaiçi sönük diyebilirim. Haftasonunu görmedim ama iyi diyorlar haftasonu için. Karlovylazne adında 5 katlı bir mekan var.Genelde 19-24 yaş arası gibi geldi bana içerdekiler.Giriş 120 kuron ve bir bira 45 kuron
Coyotes Club..Prag standartlarına göre çok pahallı bira satışı var.84  kuron..4 euro civarı yani.İçerisi de şöyle böyle.
Music Club (charles köprüsüne gelmeden).. Adını hatırlayamadığım bir otelin klübü.Aşağı doğru catacomb misali açılan odaları var. Odalar ufak ufak yerler , içerde striptiz şovu var.
Tavsiyeler !!
Döviz bozdururken çok dikkat edin.Birçoğu verdiğiniz paradan yüzde olarak komisyon alıyor. Yani 50 euro verdiniz diyelim.Kafadan 10 euro gibi büyük oranlara varan kısmını kendi alıyor,40 euro üzerinden çevirip veriyor.Yani tam bir saçmalık.Yüzde 0 komisyon yazan yerlerde bile önceden sorun..Sana 50 euro verirsem kaç kuron vereceksin diyip önceden anlaşın.. Zaten bu işin piyasası oluşmuş olacak ki birsürü Exchange Office var. Şu an ki kur 1 euro 24,5 kuron civarı. Jındrısska Caddesinde Praha Exchange de bozdurdum sorun olmadığı gibi de piyasanın üzerinde para verdi. Ama siz geldiğiniz de dediğim gibi önceden sorun.

27 Temmuz 2010 Salı

BUDAPEŞTE GEZİSİ

16 Temmuz 2010 .. Budapeşte Keleti Pulyaudvar Tren İstasyonunda iner inmez istasyounun çıkışında hemen karşıda bulunan döviz bürosundan para bozdurabilirsiniz.. 1 euro=277 forint
Ulaşmak istediğiniz yere istasyon çıkışında bulunan otobüsler ve metro gibi imkanlarla ulaşabilrsiniz.Toplu taşıma teknik olarak ücretli ama tüm eski komünist ülkelerde olduğu gibi burada  da halk bedava binmeye devam ediyor.
Buda peşte Danube Nehri ile ikiye bölünüyor. Nehrin batısı Buda doğusu ise Peşte olarak isimlendirilmiştir.Budapeşte ise genel şehrin adıdır.



Gezilecek Yerler

Buda Castle : Buda 'da mulaka görülmesi gereken yer Castle Hill denilen tarihi-turistik bölge.İçinde birkaç müze,sanat galerisi vs. bulunduran Castle Hill esas olarak Osmanlıların Buda tarafındaki askeri yerleşimi üzerine yapılmış bir kale.Bu bölgeyi sabahtan öğlene kadar gezebilrsiniz.Peşte'ye geçmeden de arzu ederseniz eski bir Osmanlı dervişi olan Gül Baba türbesine de uğrayabilrsiniz.



Castle Hill'den kalkan otobüslerlere binerseniz sizi Moskvza Ter' e getirir. Oradan da 4 veya 6 nolu tramvaylarla Peşte bölgesine geçebilrsiniz.Tramvaydan iner inmez Danube Nehri kıyısına sıfır yürüyerek hem Parlemento Binası, Bilim Akademisi gibi binaları görmüş hemde müthiş nehir manzarası ile keyifli bir yürüyüş yapmış olursunuz.  Szecheyi köprüsüne vardığınızda (zincirli köprü) bu köprünün üzerinde biraz zaman geçirin derim zira Budapeşte'nin en eski köprüsüdür. Bu köprüde yazın çok güzel festivaller vs olur. Denk gelirseniz kaçırmayın .



Zincirli Köprüden Peşte'ye doğru yürüyerek içeri doğru girin.Vaci Utca isminde Budapeşte'nin İstiklal Caddesi gibi olan caddeyi gezin.Hediyelik eşya vs gibi şeyleri burdan alabilirsiniz.



St. Steven Basilikası     : Budapeşte'deki en büyük katolik kilise. Tepesine çıkıp şehrin güzel bir  manzarasnı görebilrsiniz.

Kahramanlar Meydanı  :  Macar tarihinini anlatan rölyefler olan bir meydan. Türklerin Macaristan'dan çıkarılışını anlatan kabartmalar da mevcut.



Şehir Parkı                   : Kahramanlar Meydanı'nın arkasında kalan büyük bir park. Huzurlu bir yürüyüş yapmak ve içindeki müze, hayvanat bahçesini gezmek için gidebilirsiniz. İçinde Spa merkezleri de var.

Margaret Adası            : Buda ile Peşte'yi birleştiren Margit köprüsünün kenarında nehir ortasında bir ada. Yeşil alanları ve eğlence mekanları olan hoş bir yer.


Avusturya-Macaristan İmp. stili binalarının mimarisi ile , tarihi ile , güzel Danube Nehri ile Budapeşte çok hoşunuza gidecek. Eski imparatorluğun içinde Viyana nedeniyle hep ikinci planda kalmış , fakat ayrı bir kent dokusuna da sahip olmuş Budapeşte..İnsanlarını Avusturya ile kıyaslamak mümkün değil.Aynı imparatorluğun ötekisi olmuş Macarlar. Belki ü yüzden kent sakinlerinde bir kötümserlik , neşesizlik oluşmuş fakat kesinlikle soğuk denemez Macar insanına..
Gece margaret adasından şehre doğru bakıldığında büyülendiğinizi hissedersiniz.Tarihi binaların ışıklandırılması profesyonelce yapılmıştır.Şehir güzel bir Orta Avrupa kentidir. Gezilip görülesidir...

15 Haziran 2010 Salı

LJUBLJANA SLOVENYA GEZİSİ

10 temmuz 2010 günü saat 13.00 da Zagreb'den trenle yola çıktım. 15.30 da ordaydım.Fiyatı yaklaşık 14 euro.Tren istasyonundan çıkışta yürüyerek 10-15 dk içinde merkeze varabiliyorsunuz. Sokaklarda bolca döner kebap vs var.Daha merkeze doğru olan yürüyüşümde garip bir şey tadıyordum daha doğrusu hissediyordum ama adını koyamamıştım.Hostel rezervasyonu yapmadan geldiğimiz için merkezde ART Cafe'de oturup kablosuz ağdan netbokumuzla internete girip uygun bir hostel bakıyoruz arkadaşımla.1 kahve,1 Ice tea ye 3.3 euro ödüyoruz. Kararımızı Hostel Cecila'ya karar veriyoruz.Yürüyerek 10 dk uzaklıkta olan Cecila Hostelde 4 kişilik odada 24 euro kişi başı! E tabi artık Avrupa Birliği sınırları içerisine girdik..Fiyatlarda hemen batı avrupa seviyesine sıçradı.Hostel baya büyük ve temizliği ciddi bir şekilde yapılan oteli andıran bir hostel.Eskiden cezaevi olan bu yer daha sonra hostele çevrilmiş.Mekanı hoş,sık sık kokteyller be barbekü partileri düzenliyorlar,kahvaltı fiyata dahil ve cidden doyurucu.Uzakta ucuza hostellerde vardı ama denemedim birşey diyemeyeceğim.Hostelin hemen arkasında hippi gençlerin takıldığı bir sokak arası var.Akşam açık havada toplanıp bira içiyorlar,esrar da kullanılmıyor değil. Böyle dediysek de yanlış anlamayın ortam tehlikeli değil hatta bu hostele giderseniz hemen arkasındaki boşluğa akşam uğrayıp gençlerin arasına karışıp bir şeyler için derim:)


Ljubljana küçük ama çok güzel. Gelirken akşınızda şüphe ile gelirsiniz ama inanın pişman olmazsınız. 1 gündüz süresince heryerini gezebilirsiniz. Başlıca görülmesi gereken yerler ise ;
Ljubljana Castle : Ljubljana kenti ilk kurulduğunda 12 yydan beri kullanılan
bu kaleden ibaretti.Zamanla kale dışına yayılması ile gelişen kent için kale bir sembol.Merkezdeki çarşıdan yürüyerek de çıkabilrsiniz asansörle de.Ben her zaman yürümeyi tercih ederim. Unutmayın yürümek yavaş ama etkili bir seyahat şeklidir.Yürümeyi tercih ederseniz yemyeşil ağaçlarının arasından oksijeni çekerek kaleye uzanırsınız.Kalenin en tepesine çıkmak 5 euro.Bu fiyata içerde verilecek 3D gösteri de dahil.Tanıtımdan sonra merdivenlerden yukarı çıkıp zirvede tüm şehri ayaklarınızın altına bir seyredin.Bol bol fotoğraf çektirin.


Old Town Özellikle akşam merkezden ljubljanica nehri etrafındaki cafe-barların olduğu sokağı gezin,canlılığı görün.



Tivoli Parkı
Merkezden çok uzakta değil,parkı baştan aşağı gezin.

The Memorial Pillar
1821 yılında Napoleon sonrası karışık Avrupa siyasetine yön vermek için toplanan kutsal ittifak bu bölgede biraraya gelmiştir.

Akşam saatlerinde merkezde gösteri konser gibi şeyler olur mutlaka bir bakın.Yine merkezde olan galeri,müze,tarihi binalar ve açık pazar olan central food market'i yürüyerek gezin.
Ljubljana hayvanat bahçesi ve botanik bahçesi diğer gezilecek yerler arasında.

Joze PLECNIK (1872-1957)slovenyalı bir mimar olan Plecnik Prag,Viyana,Ljubljana gibi kentlerde çok önemli eserler bırakmıştır. Slovenler için çok önem taşıyan bir isim.Ljubljana'daki ejderhalı köprü onun eseridir.Ayrıca Ljubljana Ejderhalar Kenti diye de bilinir.
Slovenya'nın ikinci büyük kentii Maribor Ljubljana'ya 122 km uzaklıktadır ve şarap üretiminde 400 yıllık geçmişi vardır.

Ljubljana Avrupa'nın en çok events(faaliyet) barındıran kentlerindendir.Turizm Info hemen üçlü köprünün karşısında merkezin ortasındadır.

Gece Hayatı: Ljubljanica nehri etrafında çok hoş ortamlar oluşturmuş cafe-barlar var. Ancak gece 24.00 de açıktaki bu cafelerde içki satışı yasak.Marketlerde ise 21.00 itibariyle alkollü içecek satılmıyor.Kısaca pek de renkli değil gece hayatı Ljubljana'da.
Sloven kızlar ise ayrı bir kitap yazılacak kadar güzeller.Fizikleri üzerlerindeki en güzel kıyafet.Üstüne ne giyse yakışıyor.Kibar ve zarifler.Zaten insanların geneli sakin ve yardımsever.1990lardaki savaşa diğer slavlar gibi direkt girmeyişi,AB üyeliği gibi nedenlerle 2000'li yıllarda tam bir Avrupa kenti havası kazanmış bu kent.Trenden indiğimde hissettiğim şeyi akşam sokaklarda yürürken isimlendiriyorum.Barış..Evet barışı hissediyorsunuz bu şehirde. Huzuru,dinginliği...

Bu kent de diğer Batı Avrupa kentleri gibi pahallı.Ekmek arası birşeyler ve içecek almanız yaklaşık 8-9 euro tutuyor.Diğer Balkan ülkelerindeki gibi Cevabi,Börek burda da var.İşin güzel yanı Türk damak tadına uygun birşeyler yenebilecek çok yer var.

Hırvatistan'a ulaşım için Zagreb2in yanında Pula,Rijeka gibi kentlere de tren var.Rijeka 13 euro ve 2,5 saat sürüyor.Eğer burdan Rijeka'ya giderseniz yeşil bir denizden geçecek,hiç mi çorak arazı yok diye şaşıracaksınız.Trenleri temiz ve kondüktörler kibar insanlar.Kısaca gelişmiş bir ülke Slovenya...

Ayrıntı: Ljubljana'da bir müze girişinde gördüğüm tablo çok ilgimi çekmişti.Ljubljana kalesi eteklerinde kadın çoluk çocuğun atlarla ezilip,kılıçtan geçirildiği Osmanlı akınının zalimce betimlendiği bir tablo.Ordaki görevliyi çağırıp tabloyu soruyorum.İngilizcesi pek yok.tabloya bakıp Türkler işte diyor.Bu tablo ve bu cevap bana bir kitaptan öğrenilebilecek bilgiden çok fazlasını veriyor.
Avrupalının kafasındaki Türk korku-nefretin adına ne derseniz deyin nedenlerini gösteriyor.Tarihte belki o tablo hiç yaşanmadı ama o tabloyu yapan ve o tabloyu görenlerin zihninde oluşan algı bu demekki!Daha küçük yaşlarda bu tip tabloları görerek yetişiyor Avrupa gençliği.Ve ne derler bilrsiniz.Algı gerçektir! Onlarda bu algıyı bu yönde gerçek sayıyorlar...

Hırvatistan Seyahati

ZAGREB
Saat 21.45'de trenle Saraybosna'dan trenle yola koyuldum.Ertesi sabah 07.50'de Hırvatistan'ın başkenti Zagreb'e vardık.Bu seyahatimde yanımda bir arkadaş da var.Tren istasyonundan iner inmez karşıda tramvaylar çalışıyor.Şehirin her tarafına tramvaylarla gidiliyor.Otobüs kullannılmıyor Zagreb'de.Hemen 6 nolu ttamvaya binip merkeze gidiyoruz.Tramvaylarda kimse bilet atmıyor. Yine eski komünist sistemden kalma bedava taşımacılığı Zagreb'de de görmüş oluyorum. Şehir merkezi Trg Bana Celacic meydanı ve 4 dakikada tramvayla gelyorsunuz.Bu meydanda Tourism Info bürosu da var ve baya yardımcı oluyor çalışanları. Hemen bir harita kapıp kalacağımız hostele gitmek için 4 no'lu tramvaya atlıyoruz.Şehrin biraz güneyinde olan Funk Hostel'e varıyoruz. Geceliği 12 euro olan Funk Hostel temiz ve ortamı güzel olan bir hostel.Çantalarımızı atıp Zagreb merkeze tekrar dönüyoruz.

Zagreb'de merkezi ikiye ayırabiliriz.Kuzey ve güney olarak. Kuzey dediysem de öyle uzak anlamında kullanmadım yürüyüş mesafesinde yakın yerleri Jelacica meydanının üstü ve altı olarak düşünün. Kuzeyde turistik açıdan en önemli yer bir katedral. Bu katedralin etrafındaki büyük duvarlar ise Osmanlı İmparatorluğunun akınlarına karşı savunma maksatlı yapılmış.Yine katedralin yanındaki St. Stephen's Chapel da görülmeli. Buradan devam ettiğinizde Dolac adı verilen pazar meydanına geliyorsunuz.Bildiğiniz domates,patates satılan pazar Zagreb'in ortasında 3 katlı dizayn edilmiş ve 20nci yüzyılın başlarına kadar giden bir geçmişi var.

Dolac'tan çıkıp Tkalciceva sokağına girin.Zagreb'in en renkli caddesi.Sağlı sollu cafeleri, dar sokağı ile hoş bir görünüm arzediyor.
Tkalciceva sokağına paralel giden Radiceva sokağı ana meydanla Üst şehiri birbirine bağlayan eğimli bir sokak.Bu sokakta gezilip görülmeli. Bu sokağın devamında St. Marks meydanında fotoğraf çekilip bu meydana dik gelen sokağa kendinizi atarsanız ilerde Zagreb manzaralı bir noktaya geleceksiniz.Devamında sık ağaçla kaplı gölgelik bir yol göreceksiniz. Serinlemek için iyi bir fırsat.
Zagreb şehir müzesinin yanında yine üst kesimde kalan birkaç yer daha görülüp aşağıya geçilebilir.Aşağı kesimde daha çok meydanlar var. Çok etkileyici bir şey yok diyebilirim.Zaten Zagreb geneli 5-6 saatlik gezmeyle halledilebilecek bir kent.
Fiyatlar: Türkiye gibi.Aşağı yukarı aynı. Özellikle tekstil ürünleri aynı diyebilirim. Merkezde yediğim bir döner ve kola 32 kuna tutmuştu. 1 Kuna=7.2 Euro 1 bira 10-15 Kuna , 1 porsiyon börek 13 Kuna
Zagreb gerek altyapı gerekse ulaşım gibi konularda Avrupa Birliğine yakışan bir kent. Belgrad'a nazaran daha huzurlu buldum Zagreb'i. Heryere ulaşım elinizin altında sıklıkla gelen tramvaylarla sağlanıyor.Tramvayları modern ve gece sabaha kadar çalışan bir toplu taşıma sistemleri var.

Gece Hayatı : Zagreb'in güneyinde Piranha diye bir club var. İçerisi genç Hırvat kızlarla dolu ve müziği fena değil. İçerde 1 bira 22 Kuna,1 şarap 20 Kuna.Hoş mekan tavsiye ederim:)

Hırvat kızları genelde beyaz tenli, yeşil gözlü ve manken gibi fiziğe sahip kızlar. Birşey sorduğunuzda kibarca cevap verirler, yardımcı olmaya çalışırlar.

RİJEKA

Akşam saatlerinde geldim Rijeka'ya. Daha ilk bakışta Napoli'yi andırıyor. Zaten geçmişte İtalyan hakimiyeti yaşamış,yaşlıların italyanca bildiği bir kent. Hırvatistan'ın ikinci büyük kenti. Ayrıca Hırvatistan'ın en büyük limanı burası.Hırvatistan'ın İzmiri diyebilirim. Şairin dediği gibi sokakları deniz kokuyor. Akşam açık havada ünlü bir Hırvat grubun konseri var.Halka açık bir faaliyet. Birer bira kapıp atıyorum kendimi konser kalabalığına. Bu tip halk konserleri Avrupa'da çok keyifli oluyor.Herkes yaşlı genç dans ediyor, neşeli insanlar, gülümseyen yüzler..Hemen önümde 21-22 yaşlarında ince yapılı,kahverengi gözlü,düz kahverengi saçları az önce taranmış olduğu belli düzlüğüyle omuzlarından dökülen çok güzel bir kız önümde dans ediyor.Yüzünü döndüğünde ne kadar beyaz bir teni olduğunu, ve her salınımında da bedeninin ne kadar estetik olduğunu görüyorum.Konsere 20 dk ara veriliyor. Hemen arkamızda yani marinanın arkasında Capitano adlı bara geçiyoruz. Bir bira 28 kuna,hoş canlı bir mekan..Biraz burda takıldıktan sonra sokaklarını geziyorum Rijeka'nın..Çok temiz bir kent değil Rijeka..Ama aktiviteleri olan bir kent. İlerlerken dağcılık çalışması yapan genç kızları görüyorum maketten dağda. Sokakları bu kadar mı İtalya'yı andırır bir kent!

Rijeka Turistik açıdan zengin bir yer değil.Şehir içinde yapılacaklar sadece kalesine çıkmak, dar sokaklarını gezmek, yakın koylarda yüzmeye gitmek dışında pek fazla bişey yok. Fakat asıl yapılması gereken Rijeka'ya 1,5 saat mesafede olan Krk adasına gitmek.Hırvatistan'ın en büyük adası olan bu ada yüzmek ve güneşlenmek için harika bir yer. Ada nın heryerini gezemeseniz bile Baska adlı bölgesine gidin derim. Ada'ya otoüs var.Şehir merkezindeki terminalden kalkıyor. 06.30 da ilk otobüs kalkıyor ve 08.00 de adaya varıyor. diğer otobüs 08.15 de...
Gece HAyatı
Marinada 2-3 tane gemi club olarak kullanılıyor.İçerisi canlı, hoş atmosferi var bu mekanların.Güzel Hırvat kızların mini etekleriyle doluştuğu yerler buralar.Kaldığın Hostel sahibi beni zorla buraya göndermişti:) Nedeni buymuş meğer:)Giriş ücretsiz,fiyatlar fahiş değil. Birine uğrayın derim.
Kaldığım hostel ART HOSTEL'di.Gayet temiz ve arkadaş ortamı güzel olan merkeze 15 dk yürüyüş mesafesinde hoş bir yer. Sahibi Marco bize vişneden yapılmış bir içki ikram ediyor.Hoşgeldin içkisiymiş..Bu arada Ankara'ya geldiğinden hatta Gençlerbirliği maçını izlediğinden bahsediyor. Marko çok yardımsever, çok iyi bir insan. Hiçbir hostelde bu kadar yardımseverini görmedim.Rijeka'ya gideceklere tavsiye ederim ART Hosteli..

Otübüs terminali şehir merkezinde demiştik.Hatta terminal olduğunu anlamazsınız bile. Buradan Pula'ya geçeceğim. Pula gibi yerlere otobüsle gitmek daha avantajlı çünkü Pula,Rijeka gibi şehirleri içine alan Istria Bölgesinde tren yolculuğu uzun sürdüğü gibi ucuz da değil.Istria Bölgesinde en önemli yerler Pula,Porec gibi yerler.Hem tarih hem doğa sunar bu yerler.

PULA

Hırvatistan' batısında küçük bir sayfiye kenti olan Pula hem Hırvatistan'dan hem de dışardan turistleri ağırlayan bir kent.Rijeka'dan gelecekler otobüsü tercih etsin.Rijeka-Pula otobüsle 2 saat 20 dk sürüyor,bilet 100 KUNA.Yaklaşık 2-3 saatte bir var.Bagaj parası alıyorlar otobüsler. 1 euro civarında.Türkiye'de patates çuvallarının otobüse yüklenip bedavaya gittiğini anımsayıp gülümsüyorum.
Pula'da Amfitiyatro mutlaka görülmeli. Roma'daki Colezyum gibi devasa bir anıt.Roma imparatorluğundan kalma en önemli eser Puladaki.

Bunun dışında Herkül'ün Kapısı ve devamında Roman Theatre gibi kalıntıları da görmeden gelmezsiniz zaten.

Ufak bir kent Pula.Pula çevresine yat turları var ilginizi çekebilir.
Pula'ya gelipte yüzmeden gidilmez.Verudela denen kıyı kesimine gidip orda her sahilinin halka açık olduğu Verudela'nın beğendiğiniz bir koyunda denize girin.Denizi çok güzel,dalgasız.Sahili ise taşlık ve kayalık Verudela'nın. Öyle bizim Antalyadaki gibi sahiller beklemeyin, ve ülkemizin ne kadar güzel olduğunu bir kez daha anlayın:) Merkezden yürüyerek gidebildiğiniz gibi otobüsle de gidebilirsiniz.20 dk da bir kalkıyor otobüsler Verudela'ya.

Rijeka gibi Pula'da İtalyanların etkisinde kalmış bir kent.Hatta Pula'da buram buram İtalyan etkisi kokuyor.Sokak isimleri italyanca olması ve İtalyan asıllı insanları ile bunu rahatlıkla hissettiriyor.İtalya'da sokak isimler beyaz bir mermer levha üstüne yazılıp her sokak başındaki evin hep aynı yüksekliğine asılır.Burda da bunun aynınıı görünce hiç şüphem kalmıyor:)İtalyan mimarisi,cumbalı evleri ile tam bir akdeniz kent, burası.
Pula'da Most Hostel'de kaldım.Temizliği,ev sahipliği on numara diyebilirim. Zaten Hırvatistan'ın en iyi hosteli seçilmiş.Sahibi çok yardımsever yaşlıca bir teyze.Hostelin geceliği 19 euro civarında.Kaldığımız oda da 2 ingiliz kızla beraber kaldık. Tüm hırvatistan'ı gezmeye gelmişler.
Pula'nın gece hayatı da Pula gibi sakin.Merkezde rock müzik yapan bir mekan var. Gençler Pula dışında Medulin bölgesindeki mekanlara gidiyor genelde.Kısaca gece hayatı pek yok burda. Fakat buraya gelirseniz Adriyatik'te bir günbatımı izleyin derim.Belki de en eğlenceli şey bu olur.

24 Mayıs 2010 Pazartesi

Sırbistan Gezisi

21 mayıs 2010

Saat 11.35 de Sarajevodan trenle yola çıktım.Tren bilet fiyatı 33 KM( Bosna parası yaklaşık 33 tl).Eğer Sarajevodan Sırbistan'a geçecekseniz gündüz 11.35 de hergün tren var ve yolculuk esnasında yemyeşiş tepeler arasına girmiş derelerden oluşan hoş manzaraları görerek gidersiniz.Bosna'nın kuzeyinde bir şehir olan Doboj'a 14.30 da varılıyor.Doboj'dan biraz sonra arazi düzleşmeye başlıyor. Trenle yolculuğunuz esnasında Hırvatistan sınırlarına girip çıkıldığından ekstra bir pasaport kontrolü yapılıyor.(Slavonski Samac) Daha sonra Sırbistan'a girereken de yine bu sefer Sırp görevliler tarafından pasaport kontrolü yapılıyor. Ve nihayet saat 20.15 gibi Belgrad'a varıyorum. Yaklaşık 8,5 saat sürüyor trenle yolculuk.

Sırpça ismi Beograd olan bu şehir beyaz şehir anlamına geliyor Sırpçada. Sava nehrinin şehrin ortasından geçerek şehre anlam kazandırdığı düşünüyorum.Zaten içinden nehir geçen şehirler hep duygu dolu ,sanat dolu,aşk dolu gelmiştir bana..Ayrı bir ilgi duyarım bu tip şehirlere...

Para Birimi : Dinar dedikleri bol sıfırlı bir para birimine sahipler. Yaklaşık 100 dinar 1 euro yapıyor.

Neler Gezilir ?

Kalemegdan : Adından da anlaşılacağı üzere Türk döneminden kalma bir kale.İçinde müzeleri var.Sava nehri kıyısında olan bu bölge müthiş manzarası ile gidilmesi gereken ilk yer. İçinde müze de var.Fotoğraf çekilmek için ideal yerlerden.Hemen çıkışında aşağıda hayvanat bahçesi bulunuyor.Sanki artık bir park haline gelmiş,haftasonları yürüyüşe çıkmış insanların uğrak yeri.

Trg Republike ve Kalemegdan arası en canlı yerleri.Knez Mihailova caddesi alışveriş yapmak ve yolun kenarındaki cafe-barlarda oturmak için gidebileceğiniz yerlerden.National Museum ve National Theater da Trg Republike civarındadır.

Büyük ortodoks kilisesini ziyaret edin.

Nerde Kalınır ?

Ben Sun hostel ve Backpackers hostelde kaldım.Sun hostel 6 euro idi ama şehre uzak sayılır. Genelde temiz ve güvenli ama pek bir hostel ortamı yok. Backpackers ise daha arkadaşçıl bir ortam. Hostelde kalanlar hoş bir muhabbet ortamı buluyorlar.(Kısa bir sohbetten sonra Avusturalyalı kızlar bizle gece dışarı çıkmayı teklif etmişlerdi :) ) fiyatı 11-12 euro civarında. Her iki hostelde de kahvaltı yok fakat bedava internet erişimi var.

Gece Hayatı ?

Mr Stefan Braun : Balkanska caddesinde bir binanın üst katlarında bir gece klübü.Saat gece 1.00 de dolmaya başlıyor.Çok tekin bir yergibi görünmedi bana.Çok da kalmadım ama genelde bilinen meşhur bir yer.Giriş ücretsiz.

Sound Bar : İstasyon arkasındaki köprüden geçince hemen köprü altında su üzerindeki botların üzerine inşa edilmiş bir mekan.Club müziği var. Dans etmek isteyen , kalabalık club ortamı sevenler için uygun bir yer.Giriş ücretsiz bir beck bira 7 tl civarında.Ucuz bir yer değil fakat bu tarz için ideal yer.

Red Room : Merkezde simirna caddesinde numara 10 adresinde değişik bir mekan.Kendine has müşterisi var.Özel geceler düzenliyor.



Ne Kadar Pahallı ?

Burada bir fikir edinmeniz için Belgrad merkezindeki mekanlardaki fiyatları yazacağım.Fiyatlar mayıs 2010 fiyatlarıdır.

1 nescafe 140 dinar (1,4 euro) , 3 topluk dondurma 150 dinar , Otobüs Bileti 80 dinar ( Para vermeden biniliyor genelde) 1 tavuk grill 300-350 dinar

Mutlaka Yapın

Skadarska caddesindeki bohem tarzında çiçeklerle bezenmiş cafe-barlara gidin.Birşeyler içerken ortamın ferahlığını hissedin.

Sava nehrinin karşısına geçip (merkezden 15 ve 84 nolu otobüs) sava nehrinin kenarındaki mekanlara gidin.Fotoğraf çekinin.



Novi Sad

Sırbistan'ın ikinbi büyük şehri. Sokakları temiz ve düzenli.Huzurlu sakin bir yer.Belgrad'dan otobüsle 1 saat 20 dk da gidiliyor. Yaklaşık 600 dinar yani 6 euro bir gidiş.

Merkezinde bir katedral ve çevresinde şirin binalar var. En önemli turistik yeri Pedrovaradin Kalesi. 18nci yüzyılda Danube Nehri kıyısında inşa edilmiş görülesi bir kale. Arkasında ise sık ormanlık yemyeşil bir alan var.

Taksiler Novi Sad'da çok ucuz.İstasyondan iner inmez hemen taksiye atlatın hiç tereddüt etmeyin.2 euro gibi bir rakama merkeze geleceksiniz.

12 Mayıs 2010 Çarşamba

TEK mi ARKADAŞLA mı ?



İnterrail uzun soluklu , yorucu  bazen yıpratıcı ama bir o kadar da keyifli bir deneyim.Yalnız çıkmak, iki kişi çıkmak veya grupla çıkmak tamamen kendi kişilik özelliklerinizde bulacağınız bir cevap. Ben ikisini de yaşadım ikisininde artı ve eksiler var. Şöyle ki;


  Bir kere kafadan söyleyebilirim ki grupla kesinlikle çıkmayın. Bu seyahat belki 20-25 gün sürecek. Bazen çok yorgun olduğunuz anlar olacak.Moralsizlik hepinizi etkileyecek ve grup içi tartışma veya anlaşamama gibi bir durum söz konusu.O yüzden 2-3 kişi ile çıkma veya tek çıkma üzerinde duralım.



 2-3 kişi ile çıkma : Öncelikle iyi tanıdığınız birileri ile çıkın. Ayaküstü tanışılan biriyle tüm seyahati planlamayın.Anlaşma ve uyum çok önemli..Seyahati tamamen beraber bitirmek zorunluluğunda olmadığınız konusunu baştan konuşun. Avantajları ise daha güvenlidir, gördüğünüz güzellikleri anında paylaşacağınız birileri olur. Hasta vs olduğunuzda size sahip çıkacak arkadaşların olur.Ve en önemlisi sıkılmazsın! Bir de fotoğrafını çekecek biri olur hep yanında :) Diğer türlü rica minnet çektirirsin sokaktan geçenlere :D





Tek  çıkma    : Özgürce canınızın istediği yere gidersiniz. Kişisel zevklerinizi en rahat bu şekilde tatmin edersiniz.(müze gezme vs gibi şeylerden çok sıkılan bir arkadaşınızı ikna etmek zorunda kalmazsınız)
Çok fazla yabancı insanla tanışır , kendi iç dünyanıza mercek tutarsınız. Tek kişi çıkınca gözlem yapmak, anı yazmak gibi işler emin olun çok daha ciddiyetle yapılır. Diğer türlü yanınızdakilerle Türkiye'deki günlük konulara gömülüp gittiğiniz , çevrenizdeki birçok küçük ayrıntıyı kaçırdığınızı farketmezsiniz bile. Tek olduğunuz için hostel gibi ortamlarda daha rahat ilişki kurarsınız. Tuvaletlere girerken çantanızı bırakacağınız biri olmadığı için koca çantayla girmek gibi dezavantajları da vardır.Tabi yalnız kaldığınız anlar da çok olacaktır. Ama şunu unutmayın Avrupa'da sizin gibi yalnız gezen bay ve bayanlar o kadar çok ki!! Onlarla mutlaka tanışın.Kısmen birkaç günlük gezilerinizi beraber planlayabilirsiniz.


Hemen belirtelim tek çıkmak durumunda kalan bayan arkadaşların en fazla merak ettiği konu yalnız bir bayan olarak bu seyahate çıkabilir miyiz? Evet söylüyorum çıkabilirsiniz:) Zaten Avrupa'da tek bayan olarak gezen o kadar insan var ki! Hem bu insanlarla tanışıpda beraber takılabilirsiniz veya kendi başınıza da pekala bu geziyi yapabilirsiniz. Güvenlik açısından çok fazla endişe etmeyin.Hosteller genelde güvenli yerler.Tek başınıza fazla alkol almayın,size yaklaşan insanlara da temkinli davranın yeter.





İster yalnız ister birileri ile çıkın yapmanız geren önemli bir iş moralleri yüksek tutmak. Çünkü her ne kadar plan yapsanız da ufak tefek aksilikler olacaktır. Hatta can sıkıcı işlerde başına gelebilir. Mesela ben gözlük kullanan biriyim. Milan tren istasyonunda uyurken numaralı gözlüklerimi çalmışlardı. Bunun gibi aksilikleri çok problem yapmayın. (İlk 3 saat çok pis küfür ettim numaralı gözlüğü çalıp da ne yapar bir adam diye ama sonra Milan'ın yemyeşil parkları biraz olsun sakinleştirdi  :) ) Hep şunu bilin. Önünüzde harika bir şehir senin gezmen için bekliyor. Gülümseyin olumlu bakın..Yaptığın şeyi yapmak isteyen binlerce insanın olduğunu hatırlayın.



hit counter
html hit counter

7 Mayıs 2010 Cuma

Vize - Pasaport

Vize yabancı bir ülkeye giriş iznini sağlar.Pasaport ise ülkenizden çıkışınız ve başka bir ülkeye giriş yapabilmeniz için temel belgedir.Vize ile istediğiniz ülkeye giriş yaparsınız.Her ülkenin vize rejimi farklıdır.Siyasetten etkilenir bu vize denen mevzuu.Dış politikada ülkenizin saygınlığını gösterir en kallavi göstergedir kanımca! Türkiye'ye vize uygulamayan ülkelere bakıldığında üzülesi gelir insanın ki bu konuyu uzatmadan kendi konumuza gelelim.

Pasaport Çeşitleri


Seyahat maksatlı yurtdışına çıkacak olan ve Yeşil pasaport alma hakkı bulunmayan kişilerin alacağı pasaport Umuma Mahsus Pasaporttur.Lacivert renkte olup herkesin alabileceği , en çok kullanılan pasaport türüdür. Üç ay, altı ay ve bir yıl geçerli olmak üzere verilir. Gidilecek ülkenin vize rejimine tamamen tabiidir. Temini için hangi şehirde yaşıyorsanız o şehir İl Emn.Md. başvurulur , 2 gün içinde elinizde olur.İlgili Emniyet Müdürlüğü internet sitesinden bakabileceğiniz istenilen belgelerle gider ertesi gün pasaportunuzu alırsınız.
YEŞİL PASAPORTLAR
Birinci, ikinci, üçüncü derece kadrolarda bulunan Devlet MemurlaRI, TBMM eski üyeleri ,eski bakanların aldığı pasaport türüdür.Çoğu ülke için vizeden muaftır.

DİPLOMATİK PASAPORT

Diplomatik görevlilere ve yurt dışına gönderilen üst düzey memurlara verilir.

HİZMET PASAPORTU

Gri renktedir. Yurt dışı göreve gönderilen memurlara verilir.
VİZE
İşte insanların en merak ettiği konulardan biri. Vize alımı. Vize, aralarındaki politik anlaşmalara göre, bir ülkeden diğerine geçişte gösterilmesi gereken, ilgili ülkelerin Konsolosluklarınca kişinin pasaportuna ya da ona benzer bir başka belgeye yapıştırılan bir izin belgesidir.
VİZE KİMLERE DAHA KOLAY VERİLİR?
Vize almak istediği ülkenin kara listesinde bulunmayan, hiçbir yasadışı eylemde bulunmamış, Türkiye ye geri döneceğini çeşitli belgelerle kanıtlayabilen, başvurularda istenen belgeleri tam olarak ibraz edebilen kişiler kolaylıkla vize alabilirler.
TRANSİT VİZE NEDİR?
Bir ülkeye seyahatiniz öncesinde başka bir ülkede duraklama yapmanız gerekiyorsa, duraklama yapacağınız ülke için almanız gerekli olan vizeye Transit Vize denir. Bazı ülkeler, havaalanından çıkmadığınız sürece transit vize zorunluluğu getirmezken, bazı ülkeler de birkaç güne kadar olan duraklamalarınızda vize uygulamasında bulunmaz. Seyahatlerinizden önce, duraklama yapacağınız ülkelerin Transit Vize koşullarını öğrenmeniz gerekmektedir.
VİZE ALIRKEN
Şimdi hemen söyleyelim. İnterrail seyahati için gerekli vize Turistik vizedir.Vize prosedürleri Randevulu ve Randevusuz olarak iki şekilde yapılır.Randevulu sistemde gidilecek ülkenin konsolosluğu size bir randevu tarihi verir.O tarihte evraklarınız tamamsa sizi görüşmeye alır.Size ülkemize niçin gidiyorsunuz , işiniz nedir tarzında gündelik sorular sorarak sizi kabaca sınarlar. Rahat olun. Vize başvurusu yaptığınız ülkenin turistik ve kültürel değerlerini kabaca bilin.Zira Turistik vize alımı esnasında ülkemizi neden seçtiniz sorusuna verebilecek dolgun cevaplarınız olsun.Tüm mesele o ülkeye kapağı atıp orada kaçak işçi olarak çalışılmayacağına veya herhangi bir suç maksatlı gidilmediğine karşıdakini inandırmaktır.Seyahatin finansmanı veya genel mali gücünüz belgelediğiniz banka sirkülerli hesap ekstresinden anlaşılır.Öğrenciler babalarının hesaplarındaki parayı gösterebilirler.Yani bu geziyi finanse edebilecek güçte olup olmadığınız da sınanır aslında!.
Memurlar için vize işleri gayet kolaydır.Bazı konsolosluklar (örneğin İzmir İtalya Konsolosluğu) randevu ile çalışmalarına rağmen memurları randevuya çağırmazlar.Evraklarınız tamamsa randevulu olsun veya olmasın vize almanız gayet kolay olacaktır.
Evraklarınızı özenle hazırlayın,zira eksiklikler idare edilmeyecek size dosyanız geri verilecektir.Zaman kaybına mahal vermeyin!
Hı unutmadan vize başvurunuzu en az 1 ay öncesinden yapın.Evraklarınızda eksik çıkma ihtimali,konsolosluktan çıkabilecek diğer aksilikler veya diğer olabilecek aksiliklere karşı bir tedbir olacaktır.

İnterrail tek ülke (One Country Pass) bileti için gidilecek ülkenin vizesi alınır.Diyelim İtalya için gidersiniz İtalyan konsolosluğuna sizden gerekli evrakları teslim edersiniz.zira diyardan diyara gezecek, her limanda bir sevgili bulacaksanız o zaman size Schengen vizesini takdim edeyim.
ŞENGEN (SCHENGEN) VİZESİ NEDİR?
Şengen, yaklaşık olarak tüm Avrupa Birliği üyesi ülkeler arasında uygulanan, ülkelerarası seyahati kolaylaştıran bir vize sistemidir. 1985 yılında sadece 7 Avrupa Birliği üye ülkesi arasında imzalanmış ancak 1995 yılında uygulamaya geçilmiş olan Şengen anlaşması, günümüzde Almanya, Avusturya, Belçika, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İzlanda, İspanya, İsveç, İtalya, Lüksemburg, Norveç, Portekiz Yunanistan, Çek Cumhuriyeti, Polonya ve Macaristanı kapsamaktadır.
Kısaca aldığınız Schengen vizesi alarak bu ülkekerde özgürce seyahat edebilirsiniz.
ÖNEMLİ : Schengen vizesi alırken bazı çok önemli 2 kural vardır. Bu kurallara uyarsanız ve evraklarınız tamamsa büyük olasılıkla sorun çıkmaz.
1. İlk girilecek ülkeden vize almak..Yani toplamda 5-6 ülke gezeceğiz diyelim.Türkiye'den çıktıktan sonra ilk giriş yapacağımız ülkenin Türkiye konsolosluğundan başvuru yapmak..Örneğin ben 7 ülkeyi gezmeye çıkarken ilk seyahatime Türkiye'den uçakla İtalya Bari'den başlayacak şekilde planlamıştım.Bu yüzden Schengen için İtalya konsolosluğuna başvurdum..
2.En uzun süre kalınacak ülkeden vize alımı.. Vize evraklarında sizden seyahatinizin programı istenir.O programda hangi ülkede ne kadar kalınacağı vs yazılır.Kalınacak günlere göre de otel,hostel rezervasyonu belgeleri istenir.Yani sadece kendi beyanımla olmaz bu iş! 1-7 temmuz 2010'da 1 hafta İtalya'da kalıyorsam o tarihler için otel rezervasyonu da belgelenir.Bu belgelere göre en uzun kalınan yer eğer başvuru yapılan ülkeyse Vize alımı kolaylaşır.Benim yukarıdaki örneğimde ben hem ilk İtalya'ya giriş yapıyordum hem de en uzun süre İtalya'da kaldığım için sorunsuz vize aldım.
SORU : PEKİ OTEL REZERVASYONUNU NASIL YAPACAĞIZ VEYA OTELDE KALMAYACAKLAR NE YAPACAK??

Gayet basit..Yukarda anlattığım şartlarda başvurulan ülke için gidilecek ülkede hazırlayacağınız plandaki şehirlerde Hostel ararız. Beğendiğimize evraklarda yazacağımız tarihleri internet üzerinden girerek rezervasyon yaparız. Kredi kartı bilgilerini sorar ve bunu girmek zorundayız.Fakat para filan çekmezler. Geliş gününden 2 gün öncesine kadar para vs alınmaz.Siz yine de rezervasyon yapıracağınız hostele bu konuda bir mail atıp cevabı alarak hareket edin derim. Rezervasyon tamamlanınca hostel size rezervasyonu doğrulayıcı bir mail atar.Bu maili vize evraklarında otel rezervasyonu bölümünde gösterirsiniz. Unutmayın henüz hesabınızdan para filan çekilmedi!! . Vizenizi aldıktan hemen sonra ilgili hostele bir mail atarsınız, gelemeyeceğinizi bildirirsiniz. Onlarda size rezervasyonun iptal edildiğini bildiren bir mail atar. Böylelikle hesabınızdan para çekilmeden vize işinizi halletmiş olursunuz.Ben Roma'da bir hostelde 1 hafta rezervasyon yaptırmıştım. Yani sanki 1 hafta İtalya'da kalış sürem boyunca hep Roma'da kalacakmışım gibi gösterdim. Vizeyi aldıktan sonra da aynen iptal ettim. Fakat dediğim gibi kural olarak belirttiğiniz hostele giriş tarihinden 2 gün öncesine kadar para alınmaz. O tarihe kadar eğer o hostelde kalmak istemiyorsanız iptalinizi yaptırın. Veya yaptırmayın gidin paşa paşa orada konaklayın.Bu sizin yapacağınız plana kalmış.


hit counter
html hit counter

6 Mayıs 2010 Perşembe

Konaklama

Biletinizi aldınız.Ulaşım sorunu halloldu. Şimdi sıra gezi boyunca nasıl ve nerelerde geceleri geçireceğinize geldi.Aslında interrailin kilit meselesi burasıdır.Zira gezinizin maliyetini şişirecek kısım da budur.Efendim şimdi Avrupa'da hostel denen kalma yerleri vardır.Yani ne tam bir hoteldir ne de sizi mağdur edecek kadar yetersiz değildir bu hostel denen mekanlar.Filmi filan da vardır bu ilginç yerlerin.(Hostel) Gençlerin konakladığı koğuş mantığında pansiyon tarzı yerlerdir.Örneğin size 12 kişi içinde kalınacak bir oda sunanı da vardır 2 kişilik yer sağlayanı da.Hatta bu iki opsiyonu da sunarlar çoğu.Vereceğiniz para ile ilintili bir sorunsaldır.(Roma'da ucuz bir oda istiyorum dediğimde 30 kişilik var abi ister misin diyen Romalı esnaf beni ziyadesiyle şaşırtmıştır.Tabi çok kalabalığı tavsiye etmiyoruz) Fiyat ona göre değişir demek istediğim.Avrupa ortalamasına göre 17 euro ila 35 euro gibi bir sınırda seyreder.Kahvaltı vereni de vardır vermeyeni de. Peki sizler hangi hostelde kalacağınızı nasıl bulacaksınız..Hemen izah edelim.

İnternette hostel araştırmanız için uygun siteler

http://www.hihostels.com/ http://www.gomio.com/
http://www.hostelz.com/ http://www.hostelbookers.com/


Bana kalırsa bir hostelde aramanız gereken özellikler. Kesinlikle kahvaltısı olsun çünkü ucuza getirilecek bir interrail önünde diğer bir engel de boğazlar meselesidir :)Avrupa'da gıdalar pahallıdır.Bir küçük çay 1,5-2 euro civarıdır.O yüzden hostelde yapılacak sağlam bir kahvaltı sizi uzun bir süre tok tutar.Hatta kahvaltıda sandviç vs varsa fazladan çantanıza 1-2 tane de çaktırmadan zulalalamakta fayda var.(Zulacı zihniyet interrailin anahtarıdır :) )Tabi Hostelin ortamına ve sunduğu kahvaltıya göre karar verirsiniz.
Diğer bir husus mecbur kalmadıkça 8-10 kişinin üzerinde odalarda kalmayın.Gece giren çıkan vs gürültü yapan derken dinlenemeyebilirsiniz. İ
nterrailde zindelik çok önemli,saatler boyu yürüyecek gece geç saatlere kadar yerine göre bir mekanda eğleneceksiniz.Bunu da unutmayın.
Param var bastırır gerekirse tek kişilik yerde kalırım diyorsanız siz de şunu unutmayın. İnterrail sadece seyahat etmek değildir.Sizin g
ibi gezen yüzlerce yabancı gezginle tanışmak,sohbet etmek hatta beraber takılmak da lazım.Bu da hostellerde kalabalık odalarda mümkün. Diğer türlü sıkılır ve interrailin tadına varamayabilirsiniz.İnsanlardan kaçmayın herkesle konuşun tanışın derim.Dünyanın küçüldüğünü hissedeceksiniz.
Bir diğer husus hostelin internet bağlantısının olması.Bir sonraki hedef şehirde kalacak yer ayarlaması,tren saatlerinin kontrolü vs vs ka
ldığınız hostelde yapılabilmesi sizi rahatlatacaktır.
Önemli bir husus : Kalacağım her ye
ri önceden rezerve etmem beni bağlamaz mı ??
Bağlar tabi :) Ama bunu belli bir ölçüde yapmazsanız Nice'
de akşam karanlığında sırtta eşek ölüsü çanta ile benim gibi fellik fellik hostel arar, sonunda da bulamazsınız.(Gerçi iyi ki bulamamışım hayatım en güzel tecrübesini yaşadım ona da değineceğim). Size tavsiyem belli noktalarda en az 2 gün önceden bir sonraki güzergahı ayırtın. 1 gün kala çoğu hostelde yer bulamıyorsunuz .Diyelim Nice 'e yeni geldin.2 gün kalmayı düşünüyorsun. Hemen bir sonraki güzergahın misal Avignon ise yukardaki sitelerden Avignon'da yerini ayırt.Nice'i gezmeden önce yap bu işi!
UYKU TULUMU !!!!
Evet konaklama ile ilgili önemli bir hususa geldik.İnterrailde yanınıza almadan önce iyi düşünün.Gerçekten size gerekli mi diye ? Zira hem maddi bir ek masraf hem de sırtınızda taşıyacağınız ciddi bir ağırlık.Kamp vs tarzı şeyler düşünenler zaten alacaklar.Her gittiğim yerde hostelde kalırım arkadaş diyorsan bu mereti alma..25 gün boyunca sırtında taşımış biri olarak benim çok işime yaradı fakat ben gezimin yarıya yakınını tulumda geçirdim.Gecelik ortalama 20-25 euro hostellerde 10 gün kadar kalmayarak en az 250 euro cebimde kaldı.Ama bunu taşıyorsan bunun matını da taşıyacaksın.Yani altına serdiğin kauçuk tarzı malzeme.Dağcılık veya outdoor sports vs malzemeleri satan yerlerde ikisininde ufak boyutluları var. Tamamen tercih. Yukarda Nice'de hostel bulamayınca Nice sahiline gitmiştim.Garda tanıştığım bir arkadaş da bana eşlik etti.Plajda yattık tulumların içinde.Biraz uzaktan Fransız gençlerin sahilde çaldığı gitar ,karşımda Akdeniz ve onun dalgalarının gitar melodileri ile karıştığı bol yıldızlı açık bir gece havasında uykuya dalmıştım o Fransız şehrinde.Hele sabaha Akdenize gözlerini açmak...Bunu yaşamanız lazım...
Avrupa'da bir çok yerde tulum içinde uyuyan insanlar göreceksiniz.Tren istasyonları,parklar vs. Genelde güvenli olmakla beraber tek başına yapmamakta fayda var.Ben tren istasyonu ,plaj gibi yerlerde uyumuştum.Başıma birşey gelmedi.Ama karar sizin!
HTML clipboard
Geceyi Ulaşım İçin Kullanmak
Seyahatinizi ucuza getirecek diğer bir metot. Şöyle ki gezi planınızı yaparken uzak noktalara gece trenle gidersiniz.Bunun size iki avantajı olur.
1) Hostel parası vermezsiniz ,trende uyursunuz.Yataklı trene binmezseniz bile koltukta uyuyarak geçirebilirsiniz.
2) Gece zamanını ulaşımda kullanarak önemli olan gündüz saatleri size kalır. Yani sabaha gezeceğiniz yerde olursunuz ve tüm gün size kalır.
Bu olay her seferinde planlanamaz.Çünkü her zaman tren saatleri denk gelmez ayrıca duş almak dinlenmek gibi ihtiyaçlarınız oluyor. Gece treniniz yataklı değilse sabaha kendini yorgun hissederek başlıyorsun.Yani ertesi günü bir hostelde kalınacaksa güzel oluyor.Aksi takdirde kendini yorgun hissediyorsun.

Bedava Konaklama
Gezginlerin gezi maliyetlerini minimize eden bir alternatif konaklama şekli de gidilen ülkenin ikamet edenleri tarafından herhangi bir ücret alınmadan tamamen konukseverlik gösterilerek evlerinde 2-3 gün kalınmasına izin verilmesi durumudur. Bu tip konukseverlik örgütlü olarak yapıldığı gibi de bireysel olarakta yapılmaktadır.Sizlere en sık kullanılan iki siteyi vereceğim. İkisi de tamamen bedavadır. Fakat aman dikkat!! Seçeceğiniz kişiler mutlaka confirme olmuş daha önceden gidenlerin bol yorumlarının olduğu birileri olsun.Her gel diyene atlamayın çok kötü durumlarla da karşılaşabilirsiniz.Hemen gözünüzü korkutmayayım ama siz yine de aklınızda bulundurun.




hit counter
html hit counter
 
hit counter
html hit counter